top of page
                                 ABHAZYA'YI TANIYIN ! AMBARGOYU KALDIRIN !   

 

    1-   TARİHİ GERÇEKLER; yakın tarihi ve mitolojik tarihi M.Ö. 4500 yıllara dayanan , sözün özü dünya var olalı Abhazların yaşadığı,

hüküm sürdüğü, yönettiği  topraklar ABHAZYA ABHAZLARINDIR. 

 

       Abhaz halkının tarihi çok eskilere dayanır. Abhaz tarihi Antik Yunan kaynaklarından izlenebilmektedir. Antik Grekler, ayrım yapmadan Doğu Karadeniz kıyılarında yaşayan herkese “COLCHIS” demişlerdir. Strabo’ya göre M.Ö. 1.yy’da Abhazya’nın sınırları bugünkü Pitsunda kentinin bulunduğu yerden, Trabzon’a kadar uzanmaktaydı. Hekataios (M.Ö.500) Heniokhai’yi (Wubıh Yurdu) Abhazya’nın sınırları içinde göstermektedir. Karyanda ise (M.Ö. 500) Akhaioi (Achaenos) olarak belirttiği toplumu ve bölgeyi yine Abhazya ile çakıştırmaktadır.

        Abhazlar Abhazya’ya başka hiçbir yerden göç etmemişler, dünya var olalı Abhazya topraklarında var olmuşlar, medeniyetler, krallıklar, federe veya bağımsız cumhuriyetler kurmuşlardır.

       Abhazya’nın tarihte Gürcistan’a  bağlanmış olmasının, gürcü kökenli Stalin’nin kendi ülkesini genişletmekten, zengin ve verimli Abhazya topraklarına sahip olma arzusunda  başka hiçbir sebebi yoktu. Zalim Stalin’e bugün bağımsız olan başka hangi devlet karşı koyabilmişti ki, Abhazlar karşı koysun, karşı koyanlar ise Sibirya'ya sürüldüler.

       Bu tarihi çok iyi bilen Rusya Hükümeti’nin Abhazya’yı tanıma nedenlerinden biride budur, Abhazya’nın gerçek sahiplerini biliyorlardı.  40 yıl Rusya ile savaştıktan sonra 1864 büyük Çerkez Sürgünü ile ancak onların bağımsızlık mücadelesini durdurabilirlerdi, öyle de yaptılar.  Günümüz Rusya’sında Rus halkına Abhazya’yı sorduğunuzda, onların bugünkü durumu bizim suçumuz, diyerek, üzüntülerini belirtirler. Temennimiz Gürcü Halkınında en kısa zamanda haklıdan yana olmasıdır. 

 

KAYNAK:

(EK.1 Abhazya mitolojisi ve yakın tarihi )

(EK.2 TÜRK-RUS-GÜRCÜ İLİŞKİLERİNİN MERKEZİNDEKİ ÜLKE: ABHAZYA)

(EK.3 Abhazya Kronoloji)

(EK.4 Abhazya ve Gürcistan'ın tarihi, hukuki ilişkileri)

 

    2-   GÜRCİSTAN HÜKÜMETİ TARAFINDAN ABHAZYA’DA SÜRDÜRÜLEN SÖMÜRGECİ, SALDIRAN VE IRKÇI POLİTİKALARIN ZAMANLA ABHAZYA’YI ZORLA KENDİ BÜNYESİNE BAĞLAMA TEŞEBBÜSÜNE KADAR ULAŞMASI, ASİMİLASYON VE HATTA SOYKIRIM POLİTİKALARI, ANTİ-ABHAZ DAVRANIŞLAR, ETNOKRATİK, ÜNİTERİST VE ŞOVENİST ADIMLAR ABHAZLARI ASİMİLE ETMEK İÇİN YAPILANLAR  İNSANLIK SUÇUDUR!    

 

    1937 yılından 1953 yılına kadar Gürcistan’dan Abhazya’ya 80 binden fazla Gürcü göç etti. Bu da Abhazya’nın etnik nüfus haritasını kökünden değiştirdi.Ciddi bir asimilasyon ve göç politikası yürütülmeye başlandı.

Abhaz dili yasaklanıyor, Abhaz tarihi, kültürü, ulusal devlet bilinci, yerel coğrafi isimler, Abhaz alfabesi yok ediliyordu. 1937-1938 yıllarında Gürcü alfabesi temel alınarak yeni bir alfabe hazırlanmış, Abhaz sözcüğü yazışmalardan çıkartılmış, Abhaz kimliği köreltilerek, herkesin Gürcü olduğu duyurulmuştur. 1937 den 1953 yılına kadar Gürcistan’ın değişik yörelerinden bir çok aile zorla Abhazya’ya yerleştirilmiştir. Abhazya’da bugün bile Beria evlerini görmeniz mümkündür. Savaştan sonraki yıllarda da bu uygulamalar sürmüş, Abhaz okulları kapatılarak Gürcüce eğitim yapan okullar açılmıştır. 1948 yılında Sohum Kale’ye gelen Stalin şöyle konuşuyordu:

“Biz Gürcüler, Abazinlere nazaran Abhazlara daha yakınız. Talihsiz Lakoba bunu bir türlü anlayamıyordu…”

Stalin bu sözlerle Abhaz Ulusal lideri Lakoba’yı, Gürcülüğü kabul etmediği için, öldürüldüğünü övünerek açıklıyor.

     Bir Mingrel olan Lavrenti Beria, 1931’de Gürcü Parti Başakanlığı’na ve 1932’de Trankafkasya Parti Komitesi Başkanlığına atandı. 1923’ten 1953’e kadar kendisi ve Stalin, ölene kadar Abhaz düşmanı bir politika yaratıp, yürüttü. Stalin döneminde N. Lakoba gibi politikacı ve aydınları ya öldürülen ya hapsedilen ya da sürgüne gönderilen Abhazlar’ın ülkedeki durumu daha da ağırlaştı. Abhazlar’ın mallarına el konuldu. Abhazca eğitim iptal edildi, Abhazca konuşmak, okumak-yazmak yasaklandı ve Abhaz isimleri ve yer adları Gürcüce değiştirildi. Yaklaşık iki nesil içerisinde Abhazların Gürcüleştirileceğine inanarak bütün bunları yaptılar”11. “Abhazlar’ın sosyal gelişimi yavaşlatıldı. ‘Gruzpereselenstroy‘ adlı bir organizasyon aracılığıyla bir iskan politikası uygulandı ki, 1940-1950 yılları arasında Abhazya’ya 10 binlerce Gürcü yerleştirildi ve böylece Gürcüler, Abhazya’da en kalabalık nüfus oldu”12. Abhazlar kendi yurtlarında azınlık konuma düşürüldüler.

      Büyük bir nüfus kitlesi 1877–78 yıllarından sonra ülkelerinden zorla sürülmesine rağmen, “1886 sayımına göre Abhaz topraklarında Abhazlar’ın oranı %85.7 iken tüm Abhazya’da Gürcülerin oranı %6’yı bulmuyordu. Gürcülerin bu nüfus yoğunluğu 1897 yılında %24 iken Abhaz nüfusu %55.3’e geriledi; paralel ve ters oranlı bir şekilde Gürcü nüfusu 1939’da %30, 1959’da %39.1, 1970’te %41, 1979’da %43 ve 1989’da %49’a ulaştı” 23. Yani Abhazya’ bir taraftan Abhazlardan arındırılırken, boşalan Abhaz toprakları Gürcüler tarafından kolonileştiriliyordu. Bu yüzden son 150 yıldır olduğu gibi bugün de “Abhazya’nın sorunlarının başında, Abhazlar’ın anavatanlarında nüfus çoğunluğunu sağlayamamış olmaları gelmektedir. Gürcistan ile savaş ve sonrasında Abhaz nüfusunun azalması, Abhazlar arasında ekonomik zorluklara bağlı olarak düşük doğum oranları, ülkenin demografik yapısını değiştirmeye” devam etmektedir.

 

   1937'den bu yana kimliğini kaybetmemek için mücadele eden Abhazlar, 1992-93 savaşında nufusunun   3/2 sini kaybetti, savaş sonrası erkek nufus kadın nufusun 4/1'i kadardı. Abhazlar bu kıyımı unutup, yeniden gürcülerle birlikte yada onların yönetimi altında yaşabilirler mi? mümkün değil ve savaşta göç eden gürcülerin yeniden Abhazya'ya dönmelerini isteyen zihniyeti hayretle karşılıyoruz.Abhazya'da herbir ocağa bir ateş düşmüşken bunu yapmak mümkün mü? 

      Bizler gürcü düşmanı faşist bir halk değiliz, Abhazya’nın tam bağımsızlığını tanımaları şartı ile faşist yönetimlerinin kurbanı olmuş gürcü halkıyla komşuluk ilişkilerine dayanan bir  dostluğumuz  olabilir , bunun dışında yeniden birliktelik düşünülemez.

 

(EK.5   Abhazya’da kültürel kıyım )  

(EK.2 TÜRK-RUS-GÜRCÜ İLİŞKİLERİNİN MERKEZİNDEKİ ÜLKE: ABHAZYA)

 

     3-ABHAZYA’NIN MİLLİ TARİHİNİN BELGELERİN YOK ETMEYE ÇALIŞMALARI SAVAŞ SUÇU DEĞİL MİYDİ ? BU ABHAZ SOYKIRIMI NE DENLİ İSTEDİKLERİNİN VE  HEDEFLEDİKLERİNİN KANITIDIR.

 

    Gürcü işgalciler sadece Abhaz halkına değil, ayrıca kültürel değerlerine de saldırdılar. Tüm uluslararası savaş kanunların “milli kültüre zarar vermeme” ilkesini çiğneyen Gürcistan iktidarı, onlarca bilim, kültür ve eğitim kurumunu yağmalayıp, yakıp, yok etti. 22 Ekim 1992 tarihinde işgalciler tarafından başkent Suhum’un merkezinde Abhaz Halkının tarihini yok etmek amacıyla utanç verici bir eylem gerçekleştirildi. Gürcistan askeri yönetimi ve işgalci askerlerin kararlarıyla daha önce planlanmış senaryoyla öğlen saatlerinde Dirmit Guliya Abhaz Dili Edebiyatı ve Tarih Enstitüsü ile 1810 yılından bu yana tüm resmi belgelerin saklandığı yegane Abhaz Arşivi, eş zamanlı olarak ateşe verilerek yakılır. Eşsiz tarihi belgeler, el yazması eserler ve kitaplar bir kül yığınına çevrilir.

 

      4- HALKIN İRADESİNE / REFERANDUM SONUÇLARINA KARŞI SAVAŞ BAŞLATILMASI İNSAN HAKLARINA/ONURUNA AYKIRIDIR !   

     

      12 Ağustos 1992’de, Abhazya tarihinin en kritik dönemlerinden birinde, BÖLGEDEKİ GÜRCÜ HALKIDA DAHİL OLMAK ÜZERE halkın büyük çoğunluğunun katıldığı bir referandum düzenleyerek “Abhazya Devleti’nin Bağımsızlığı” kararı’nı oyladı ve kabul etti.

14 Ağustos 1992 tarihinde Gürcistan Devlet Konseyi askerleri Abhazya topraklarına haince bir saldırıya geçtiler.

Abhazlar terörist yada ayrılıkçı olsalardı, savaştan önce bir örgüt kurup silahlanırlardı. Buna dair hiçbir belge bulunmamıştır.

 

    14 Ağustos Cuma günü, Gürcistan 1000 'i aşkın silahlı askerle Abhazya’ya saldırdı. Gürcü askeri birlikleri ellerini-kollarını sallayarak Gal, Oçamçira ve Gulrıpş’ı geçmiş, Sohum’a –KrasnyMost (Kızıl Köprü)- kadar kolayca gelebilmişti. (Abhazya’nın, Sohum, Oçamçira ve Gudauta’daki Rus askeri kışlalarından edinilmiş birkaç yüz hafif silahla oluşturulmuş küçük milis-gerilla grubu dışında örgütlü bir askeri gücü yoktu.. Yine de, Gürcü birliklerinin Sohum’a kadar hiç silah patlamadan nasıl kolayca gelebildiği, halen sorgulanmaktadır.) Geç saatlere kadar taraflar arasında görüşmeler yapılmıştı. Abhazya Gürcü kuvvetlerinin çekilmesini, Gürcistan ise Sohum’un teslim edilmesini istiyordu. Taraflar birbirine 24:00’e kadar süre vermişti. Ve gece yarısı Krasny-Most’ta (Kızıl Köprü) silah sesleri duyuldu. Böylece, 30 Eylül 1993’ kadar (410 gün) sürecek olan savaş başlamıştı.Pekâlâ, “sayıca Abhazların kırk katı olan Gürcistan ile savaşmanın bir felaket olduğunun farkında idiler, fakat onlara başka seçenek kalmamıştı” 

https://turkiyeabhazyayitanisin.wordpress.com/2012/01/31/vladislav-ardzinba/

 

(EK.6  Abhazya Savaşı )

(EK.2 TÜRK-RUS-GÜRCÜ İLİŞKİLERİNİN MERKEZİNDEKİ ÜLKE: ABHAZYA)

 

       5- 14 ARALIK 1992  SAVAŞ İLAN EDİLMEDEN SALDIRDILAR, 13 GÜN SONRA SOYKIRIM İLAN EDİLDİ.ORANTISIZ BİR GÜÇLE SALDIRDILAR ! ULUSLARARASI SAVAŞ HUKUKUNA GÖRE BU BİR SAVAŞ SUÇUDUR. AYNI ZAMANDA İNSAN HAKLAR VE ONURUNA AYKIRIDIR! 

 

25 Ağustos 1992 tarihinde işgalcilerin komutanı Gia Karkaraşvili tv ve radyodan dehşet verici şu cümlelerle halka seslendi: “Özellikle Ardzınba yanlılarını uyarıyorum. Sizi temin ederim ki bugünden itibaren savaş esiri almak yasaktır, eğer görüşmeler bir sonuca ulaşmazsa ayrılıkçılar emin olsunlar ki yüz bin Gürcünün ölümü pahasına da olsa doksan yedi bin Abhazın tamamı ölecektir!…”

Albaydan daha önce tv ve radyoda, “gönüllülerin toplanması çağrısında bulunmalıyız, genel seferberlik ilan ederek 5 milyonluk Gürcistan’da sınıra dikilip basılmadık bir adım toprak bırakmayacak bir milyon kişi bulunacağından eminim.” açıklamasında bulunmuştu.

 

14 Aralık 1992 tarihinde işgal altındaki köylerden kadın ve çocukları çıkaran, MU–8 Rus helikopteri Gulripş bölgesinin Lata köyü üzerinde sivilleri taşıdığı kesin olarak bilinmesine rağmen Gürcü askerler tarafından vurularak düşürülür ve çoğunluğu çocuk ve kadınlardan oluşan 87 kişi feci şekilde yanarak can verirler.

 

14 Ağustos Cuma günü, Gürcistan Abhazya’ya saldırdı. Gürcü askeri birlikleri ellerini-kollarını sallayarak Gal, Oçamçira ve Gulrıpş’ı geçmiş, Sohum’a –KrasnyMost (Kızıl Köprü)- kadar kolayca gelebilmişti. (Abhazya’nın, Sohum, Oçamçira ve Gudauta’daki Rus askeri kışlalarından edinilmiş birkaç yüz hafif silahla oluşturulmuş küçük milis-gerilla grubu dışında örgütlü bir askeri gücü yoktu.. Yine de, Gürcü birliklerinin Sohum’a kadar hiç silah patlamadan nasıl kolayca gelebildiği, halen sorgulanmaktadır.) Geç saatlere kadar taraflar arasında görüşmeler yapılmıştı. Abhazya Gürcü kuvvetlerinin çekilmesini, Gürcistan ise Sohum’un teslim edilmesini istiyordu. Taraflar birbirine 24:00’e kadar süre vermişti. Ve gece yarısı Krasny-Most’ta (Kızıl Köprü) silah sesleri duyuldu. Böylece, 30 Eylül 1993’ kadar (410 gün) sürecek olan savaş başlamıştı.

https://turkiyeabhazyayitanisin.wordpress.com/2012/01/31/vladislav-ardzinba/

 

Bir yılı aşkın süren ve Abhazya'nın tamamını içine alan savaşın faturası çok ağır oldu. Yaklaşık 5 bin Abhazya yurttaşı öldü. On binlercesi yaralandı ve sakat kaldı. Savaşın Abhazya'ya verdiği maddi değer ise 10 milyar $'ın üzerinde oldu. “Abhazya'nın tarihi, kültürü ve ekolojisi büyük ölçüde tahrip edildi. Bilgisayarlar ve diğer modern teknolojiler Tiflis’e taşındı” 19. Adeta bir kültür katliamı yapılmış, yağmalanan antik eserler haraç mezat pazarlarda satışa sunulmuştur. O dönemde binlerce kitap ve belgeleriyle yakılan arşiv ve milli kütüphane halen kendini toparlayamamıştır. Küllerinden yeniden dirilmeye çalışmaktadır.

 

(EK.6  Abhazya Savaşı )

(EK. Gürcü komutanın video kaydı, soykırım itirafı)

(EK.7 UNPO –İnsan Hakları Raporu)

(EK.8 1993 İnsan Hakları Derneği Raporu )

(EK.2 TÜRK-RUS-GÜRCÜ İLİŞKİLERİNİN MERKEZİNDEKİ ÜLKE: ABHAZYA)

 

                 --------------------------------------------------------------------------------

(1) 1949 Cenevre Sözleşmelerinin Çok Ciddi Şekilde İhlali, (2) Uluslararası Silahlı Çatışmalarda Uygulanabilir Yasa ve Geleneklerin Diğer Ciddi İhlali

xii) Merhamet gösterilmeyeceğini ilan etme;

 

(2) Uluslararası Silahlı Çatışmalarda Uygulanabilir Yasa ve Geleneklerin Diğer Ciddi İhlali

v) Savunmasız veya askeri hedef oluşturmayan kent, köy, yerleşim yeri veya binaların bombalanması veya bu yerlere herhangi bir araçla saldırılması;

(1) 1949 Cenevre Sözleşmelerinin Çok Ciddi Şekilde İhlali

viii) Rehin alma.

 

iv) Tahmin edilen somut ve doğrudan askeri avantajlara kıyasla, aşırı olacak şekilde, sivillerin yaralanmasına veya ölmesine veya sivil nesnelerin zarar görmesine yol açacağı ve geniş çapta, uzun vadeli ve ağır bir biçimde doğal çevreye zarar vereceğinin bilincinde olarak saldırı başlatılması;

 

http://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/savas-suclari.html

http://www.uhdigm.adalet.gov.tr/uluslararasi_isbirligi/uluslararasi_mahkemeler/ucm.htm

             

          6  -  08.08.2008 GÜNEY OSETYA SAVAŞI’NDA SAVAŞ İLAN ETMEDEN HALKA DOĞRUDAN TOPLA TÜFEKLE ORANTISIZ GÜÇLE  SALDIRAN GÜRCİSTAN  SAVAŞ SUÇLUSUDUR, BUNUN BEDELİNİ ÖDEMELİDİR .

 

    Savaşın ilk günlerinde bir çok analizci bu konuyu Gürcistan lideri Mihail Saakaşvili’nin “kumar oynaması”, “akıldışı davranışı” ve hatta “çılgınca bir hareketi” olarak değerlendirirken, M.Saakaşvili’nin amacı bu savaşı kazanmak değil, ABD ve Rusya’yı soğuk savaşa sokmaktı ki, bu savaşı küresel savaşa çevirmek, Abhazya’nın kendiliğinden Gürcistan’a bağlanmasını sağlamaktı. Bu tehlikeli oyun sıcak savaşla da sonlanabilirdi.22 Agustos 2008’de TURKSAM tarafından yayınlanan bu savaş niye çıktı isimli araştırmanın bugünkü sonuçlarına baktığımızda tezin ne kadar haklı olduğunu görebiliyoruz.

M.Saakaşvili, uluslar arası bir savaşa sebebiyet verme çabası ve orantısız bir güçle G. Osetya’ya saldırmasından dolayı savaş suçlusu olarak yargılanmalıdır.

 

 (EK.10  Bu savaş neden çıktı:2008 Gürcistan Savaşı’nın Amerikan Başkanlık Seçimlerine  Yansımaları

http://www.turksam.org/tr/makale-detay/457-bu-savas-niye-cikti-gurcistan-savasi-nin-amerikan-baskanlik-secimlerine-yansimalari)

 

        Robert Kaplan’a göre, “1960’lar ve 1970’ler için Vietnam, 1980’ler için Lübnan ve Afganistan, 1990’lar için Balkanlar ne ise, 21.yüzyılın ilk on yılı için de büyük  güçlerin ilgisini çeken ve patlamaya hazır bir bölge olan Kafkaslar ve Hazar Bölgesi aynı şey olacak gibidir.”Kafkaslardaki Rusya-Gürcistan çatışması ve henüz çözülememiş olan Güney Osetya krizine yukarıdaki uluslararası sorunlar kadar önem atfetmek abartı olmaz. Bu nedenle Soğuk Savaş sonrası dönemde uluslararası sistemdeki en büyük kutuplaşmayı ve gerilimi doğuran bir mikro sorun olarak bu krizden yerel aktörlerin, uluslararası toplumun, küresel güçlerin – özellikle de ABD’nin- çıkaracağı dersler olmalıdır.

 

 (EK.11 USAK- RUSYA GÜRCİSTAN KRİZİ YEREL BİR ÇATIŞMA KÜRESEL YANSIMALAR.pdf )

 

       Gürcü halkından 65 aydın, politik çıkarları nedeniyle savaş başlatılan, barışçı çözümler üretmeyen, Gürcistan’ın bu savaşı çıkarmasının bedelini ödemesi gerektiğini bildirmiştir.

(EK.9 Gürcistan İle Abhazya Arasındaki Durum Nasıl Çözülebilir? )

 

      7- TARİHİN ÇARPITILMASI, DÜNYA KAMU OYUNUN YANLIŞ BİLGİLENDİRİLMESİ CEZASIZ MI KALACAK ?

 

Gürcistan Hükümeti’nin kendisine diğer devletlerden taraf bulma çabası içerisinde; tarihi çarpıtması, çeşitli entrikalar ile tüm dünya devletlerine ve kamuoyuna yalan bilgi ve beyanda bulunması , affedilemez.  Gelecek nesiller için tarihi bir kaynak olacak bu yazılı bilgiler tarihin saptırılması, uluslararası hukukla cezalandırılmalıdır.Abhaz Halkının itibarı iade edilmelidir.  

 

*Abhazya Özerk Cumhuriyetinin tiflisten yönetildiği yalan beyanı ; 

Konunun gerçekliğini anlamak için çok eski tarihle bakmanıza gerek yok. 30 Eylül 2015, Abhazya bağımsızlık zaferinin 22. Yılını kutlarken, Gürcistan hükümeti Türkiye’ye sözde Abhazya özerk Cumhuriyetinin devlet Başkanı Vakhtang Kolbaia ile bir heyet gönderdi.  ‘’Biz Abhazya Özerk Cumhuriyetinin meşru hükümet temsilcileriyiz, dedi.1992-93 yıllarında Abhazya’da savaş yapıldığını aktaran Kolbaia, yüzlerce yıl birlikte olan Abhaz ve Gürcü halkının savaştığını ve bu harpten sonrası seçilmiş olan meşru meclisin Tiflis’e yerleşmek zorunda kaldığını aktardı’’

 

Oysa ,Abhazya Cumhuriyetinin başkanı Sn. Raul Hacımba, Abhazya’da genel seçimle başkan seçilmiştir.Abhazya Cumhuriyeti dururken hükümetin Tiflis’e yerleşmesi gibi bir saçmalık olabilir mi? Gerçekleri görmek isteyen derhal yerinde tespit edebilir. 

http://www.milliyet.com.tr/

abhaz diasporasının tepkisi ;

http://www.altinpost.org/haber-arsiv

 

*Toprak bütünlüğü yalan beyanı ile tarihin çarpıtılması ; 1991 yılında Gürcistan Yüksek Kurulu, 1918-1921 yıllarında ilan edilen, Abhazya ile hiç bir hukuki ilişkisi bulunmayan, Demokratik Gürcü Devleti ‘Kararını’ onadı. Bu tarihten itibaren SSGC hukuken yıkıldı. Dolayısı ile, Abhazya Cumhuriyeti ile Sovyetler zamanında Sovyet kanunları ile kurulan hukuki ilişkileri sona erdi. SSCB anayasasının 84. maddesinin ve kendi imzası olmadan özerk cumhuriyetlerin sınırlarının değiştirelemeyeceği Rusya Federasyonu kurulurken temin altına alınmıştı. Konu 8. maddede detaylandırılmıştı.

Gürcistan'ın suçlarını meşrulaştırma ve taraf bulma çabasıyla bu yalana başvurmaası en başta BM ülkeleri tarafından cezalandırılmalıdır.

 

*Rusya’nın Abhazya’yı işgal ettiği ve Abhazya’nın dolaylı olarak Rusya tarafından yönetildiği yalan beyanı ; 

Gürcü tarafına, askeri işgal rejim ve kanunlarının 1907 IV. Lahey Konferansı, 1949 Cenevre Sözleşmeleri ve 1977 ek protokolleri ile benimsendiğini hatırlatmak gerektiğini düşünüyoruz. Bu uluslararası belgelere göre; askeri işgal bir devletin ordusunun bir başka devletin topraklarına yönelik hükümetin işlevlerini benimseyerek geçici işgalidir. Asli güç düşman ordusunun eline geçtiği zaman bir bölge işgal edilmiş olarak kabul edilir. İşgal ordusu para çekme, hazine ve işgal altındaki toprağın diğer devlet varlıklarını kullanma hakkına sahiptir. - See more at: http://mfaapsny.org/tur/news/

 

1992-93 savaşını Rusya’nın desteği ile kazandığımızı bildiren yalan beyan :Savaş zamanında Rusya tarafsız davrandı. Abhazya'ya hiçbir yardımda bulunmadı. Savaştan sonra tüm diğer ülkeler gibi 15 yıl boyunca Abhazya'ya ambargo uygulaması bunun bir kanıtıdır. Abhazya'ya yardım ettiğine dair ise hiçbir kaynak gösterilemez. Tüm kaynaklar çeşitli ülkelerde yaşayan abhaz diasporası ve çerkezlerin Abhazlara yardım ettiğini , milliyetçi duyguların yoğunlaşmasının bu zaferde büyük rolü olduğunu doğrulamakdadır. Gürcistan'ın Karadeniz'e hakim olmak isteyen ABD'yi desteklemesi Rusya'yı karşısına almasına sebep olmuştur.

 

Gürcistan Dışişleri Bakanlığı'nın insan haklarının durumu ile ilgili yalan dolan dolu raporuna ilişkin Abhazya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Yorumu ;

Gerçek şudur ki; Gürcistan Dışişleri Bakanlığı, Abhazya Cumhuriyeti ile ilgili olarak dünya kamuoyunun zihnine, Cumhuriyetin mevcut siyasi gerçekleri ile çelişmekte olan ve hem Abhazya Cumhuriyeti için hem de Abhaz-Rus devletler arası ilişkileri üzerinde olumsuz bir imaj bırakmayı hedefleyen "işgal toprakları" şeklinde bir politika ekme çalışmalarına devam etmektedir. -

 

 Gürcistan Dışişleri Bakanlığı rapor metnindeki iddia edilen ortak başlık Abhazya ve Gürcistan arasında bir çatışma olmadığı, çatışma taraflarının Gürcistan ve Rusya olduğu yönündedir. Gürcü politikacılar kasten bu tezi uluslararası kamuoyuna, Abhazya ve Güney Osetya'da gerçekleşen ve çok sayıda sivil kurbanın olduğu ipini koparmış kanlı olayların sorumluluğundan kurtulma girişimi olarak tanıtmaya çalışmaktadır.

  Gürcistan Dışişleri Bakanlığı'nın bu raporunun gerçekleri yansıtmadığına, son derece önyargılı bir biçimde uluslararası toplumu yanıltmak için tasarlandığına inanıyoruz. Bu politize belge Cenevre Görüşmeleri'nin ruhuna aykırıdır ve tarafların uzun vadeli çabaları ile uluslararası arabulucuların çatışma çözme amaçlı çabalarına zarar verebilir.  

 http://mfaapsny.org/tur/news/?ELEMENT_ID=3831#sthash.1iOp3r7Y.dpuf

 

Gürcü yönetiminin Abhazya için özel bir statü ile birlikte federal bir devlet yapısına hazır olduğu yalan beyanı; 05.11.2015

Abhazya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'nın Açıklaması ; Gürcistan-Avrupa Birliği Derneği'nin Parlamento Komisyonu toplantısında, Gürcistan'ın sözde uzlaşma ve sivil eşitlik bakanlığının başındaki isim Paata Zakareshvili; Gürcü yönetiminin Abhazya için özel bir statü ile birlikte federal bir devlet yapısına hazır olduklarını açıkladı.Parlamentodaki çoğunluk da, Gürcü cephesi adına Paata Zakareshvili tarafından ifade edilen, sözde karşılıklı Gürcü-Abhaz istişareleri ile belirlenmiş Abhazya'nın politik statüsü savını savundu.Bu bağlamda, Abhazya Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı resmi olarak; Abhaz tarafının Abhazya'nın siyasi durumu hakkında Gürcü tarafı ile hiçbir müzakerede bulunmadığını deklare eder. Gürcü politikacıların bu açıklamaları tamamiyle yalandır. Abhaz ve Gürcü taraflarının katıldığı tek uluslararası müzakere platformu; Abhazya'nın statüsünün tartışılmadığı Cenevre Görüşmeleri'dir.Gürcü politikacılar tarafından dile getirilen asılsız ifadelerin uluslararası toplumu yanıltma amacı taşıdığı açıktır. Görünüşe göre bu bilgiler Gürcistan'ın, Abhazya ile müzakerelerde ilerlemeye bağlı olarak Gürcistan'a mali yardımların devamını yapacak olan Batılı ortaklarını hedeflemektedir.Abhazya halkı, 1994 yılı Anayasası'nı egemen bağımsız devlet bir devlet olarak ulusal bir referandumla belirlemiş ve 1999 yılında Devlet Bağımsızlığı yasası ile ülkenin politik durumunu tespit etmiştir.Gürcistan ile Abhazya arasındaki ilişkiler yalnızca Gürcistan'ın Abhazya Cumhuriyeti'nin bağımsızlık ve egemenliğini resmi olarak tanıması ile yeniden yapılandırılabilir.- http://mfaapsny.org/tur/information/?ID=3992#sthash.yAM24qje.dpuf


      

        8- GÜRCİSTAN’IN ABHAZYA ÜZERİNDE ‘’TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ’’İDDİA ETMESİNİN HİÇBİR HUKUKİ DAYANAĞI YOKTUR!

 

    1991 yılında Gürcistan Yüksek Kurulu, 1918-1921 yıllarında ilan edilen, Abhazya ile hiç bir hukuki ilişkisi bulunmayan, Demokratik Gürcü Devleti ‘Kararını’ onadı. Bu tarihten itibaren SSGC hukuken yıkıldı. Dolayısı ile, Abhazya Cumhuriyeti ile Sovyetler zamanında Sovyet kanunları ile kurulan hukuki ilişkileri sona erdi. Bu şekilde eski SSGC sınırlarında aralarında hukuki hiçbir bağ olmayan iki ülke oluştu. Birleşmiş Milletler (BM)’in Gürcistan toprak bütünlüğünü desteklemesinin, Gürcistan’ın Sovyetler Birliğinden çıkmış olmasından dolayı, hiç bir hukuki dayanağı kalmadı.

     Abhazya sovyet sosyalist cumhuriyeti (ccpa) 31 mart 1921 tarihinde nestor lakoba başkanlığında abhazya sovyet sosyalist cumhuriyeti'ni ilan ederek, "kendi iradesi" ile sovyetler birliği'ne bağımsız olarak katılmıştır, kurucu devlettir.

     Abhazya'nın kendi toprakları üzerinde egemenlik ilkesi yürürlüğe konan Abhazya ÖSSC anayasasının 65. maddesinde, Gürcistan SSC anayasasının 81. maddesinde, SSCB anayasasının 84. maddesinin ve kendi imzası olmadan özerk cumhuriyetlerin sınırlarının değiştirilemeyeceğini söyleyen SSCB'nin "SSCB ve federasyonları arasında yetkilerin belirlenmesi" hakkındaki yasasın 3. maddesinde tespit edilmiştir. Yukarıda ortaya konanlara bağlı olarak Gürcistan'ın iddialarının devletin toprak bütünlüğü, sınırların dokunulmazlığı gibi genel ilkelere dayanması iflas etmiştir.Zira tarih boyunca Gürcistan ve Abhazya'nın belirlenmiş, şu veya bu şekilde tespit edilmiş kendi toprakları ve sınırları olmuştur.

 

      Zaten Abhazya gürcü asıllı Stalin tarafından , ortak bir sınır dışından, hiçbir benzerlikleri olmayan bu ülkeyi, sırf Abhazya’nın zengin topraklarına ve turizm gelirlerine sahip olmak, toprakların ve  nufusunu genişletmek arzusuyla Gürcistan’a bağlanmıştı(hediye etmişti).

 

        Buna rağmen, Gürcistan tüm dünya kamuoyunu ‘’toprak bütünlüğü’’ iddaiası ile yanıltmaktadır. Tarihi çarpıtmaktadır.

 

       Gürcistan'ın ve bütün eski SSCB'nin sınırlarından bahsederken, bu cumhuriyetlerin BM'ye kabul edilmeleri olgusunun sınırların ve toprakların uluslararası hukuk tarafından onaylanması anlamına gelen bir argüman olarak değerlendirmek mümkün değildir. Çünkü SSCB dağıldığında ulusal-devlet yapılarının toprakları ve sınırları uluslararası hukuksal değil,idari ve iç politik bir karakter taşıyordu. Uluslararası hukuka göre tanınmış olan eski SSCB'nin dış sınırlarıydı. Gürcistan Cumhuriyeti'nin Birleşmiş Milletler Teşkilatı'na (BM) kabulü konusunda bir şey söylemek gerekirse, yöneticileri silahlı darbeyle gelen bir devleti dünya topluluğuna kabul etmekle BM'nin kendisi uluslararası hukuk normlarına saygısızlık etmiştir. BM'ye kabul Gürcistan'ın değil Eduard Şevardnadze'nin gayretlerinin sonucudur. Şunu da belirtmek gerekir ki, eski birlik cumhuriyetlerinin bugün aynı şekliyle tanınması, bu topraklarda yaşayan halkların hak ve çıkarlarının, "uluslararası hukukun" gereklerinin hiç biri göz önüne alınmadan, bu halkların özgür iradesi olmaksızın ve hatta onların çıkarların aaykırı olarak zorla gerçekleşmektedir.Üstelik eski SSCB cumhuriyetleri BM'ye kabul edildikleri zaman, bu birlik cumhuriyetlerinin bünyesine giren birçok ulus (Abhazlar da dâhil) kendi devlet egemenliklerini ilan eden kararlar almışlardı. SSCB'nin "federasyon üyeleri" hakkındaki yasasına göre, özerk cumhuriyetler birlik cumhuriyetleriyle aynı ölçüde SSCB federasyonunun öğeleri olarak kabul ediliyorlardı. Bu şekilde eski birlik cumhuriyetleri BM'ye sadece hesapsız değil, birçok halkın, özellikle de bin yıldan fazla devlet geleneğine sahip Abhaz halkının ulusal-devlet bağımsızlığı ve egemenliği deklarasyonunu açıkça ihlal edilerek kabul edilmiştir.

 

(EK.4 ABHAZYA VE GÜRCİSTAN'IN TARİHİ VE HUKUKİ İLİŞKİLERİ-V.ARDZINBA)

 

http://www.hist.msu.ru/ER/Etext/cnst1977.htm#iii  1977 Sovyetler birliği anayasası madde 84 

 

(EK.2 TÜRK-RUS-GÜRCÜ İLİŞKİLERİNİN MERKEZİNDEKİ ÜLKE: ABHAZYA)

         

       9- ULUSLARASI HUKUKA GÖRE AYRILMA HAKKIMIZ VARDIR ! 

 

    Gürcistan'ın toprak bütünlüğü iddiasını kabul etmiyoruz.Bu uluslarası kamuoyunu yanıltmak için düzenlenmiş bir oyundur. Yinede toprak bütünlüğü iddaiasının desteklenmesine karşı bu açıdan ele alsak bile uluslararası hukuk halklara ''kendi iradesini tayin''yani ayrılma hakkı tanımıştır. Ne var ki,uluslararası hukuk verdiği bu hakkı , BM anlaşmasının toprak bütünlüğü maddesini herşeyden önce tutarak geri almaktadır

 

   Abhazlar, kollektif bir kimliğe sahiptir, kendi dil, örf ve adetleri, dini vardır. Düzenli bir orduya sahip olmamasına rağmen 1992-93 savaşında galip gelmemiz, gerekli olan uyum ve aidiyet duygusuna sahip olduğumuzun en büyük kanıtıdır.Abhazlar , ne ayrılıkçı, nede azınlık bir grup değildir. Abhazlar bir halktır.

 

    SDR sömürge toplumlarının bağımsızlık taleplerinin hukuki dayanağı olarak düzenlenmiştir. Bu yaklaşım ışığında SDR’in mevcut devletlerin toprak bütünlüğü bakımından bir risk oluşturması söz konusu değildir. Ancak mevcut bir devletteki azınlık gruplarının SDR iddia etmesi halinde durum değişmektedir. Azınlık gruplarının SDR iddia edebilecek halk olarak nitelendirilmesi mümkün müdür? Hakim olan görüşe göre bu grubun gerekli olan uyum ve aidiyet duygusuna sahip olması, diğer bir ifade ile kollektif bir kimliğe sahip olması halinde (Georg Dahm/Jost Delbrück/Rüdiger Wolfrum, Völkerrecht 2001, s.285 vd; Ian Brownlie, Principles of Public International Law, 2008, s.580) halk niteliği kabul edilebilir; özellikle çok etnisiteli devletlerde herhangi bir şekilde siyasi olarak organize olmuş ve bunun sonucu olarak da coğrafi olarak sınırlı bir bölgede yoğun olarak oturan gruplar bakımından halk niteliği kabul görmektedir.

         

   Abhazya, 22 yıllık bağımsızlığında, genel demokrasi kurallarına bağlı, insan hakları ve özgürlüklerine saygılı, demokratik ülkelerle işbirliği ve dostluk kurabilen bir ülke olma çabası göstermiştir. Savaş sonrası dönemde uluslararası topluluk tarafından Abhazya’ya yapılan emsalsiz baskılara, soyutlama ve ambargoya rağmen tanınma sürecinde, bağımsız olarak bütün zorlukları aşarak ayakta kalmayı başarmıştır. Abhazya Cumhuriyeti demokratik bağımsız bir hukuk devletidir. Abhazya Cumhuriyeti gerçekten de demokrasi standartlarına uygun bir şekilde etkili hukuk sistemine, demokrasi kurumlarına, uluslararası hukuka, gelişmiş sivil toplum hareketlerine, özgür basına, yasal muhalefete vb. sahiptir. Abhazya ekonomisi tek başına işlemekte ve gelişmektedir.Bugün 300.000 kişi nüfusu olan Abhazya’nın, doğal vatandaşı kabul ettiği, 1864 yılında Rusya tarafından yapılan büyük sürgün ile Türkiye’ye yerleşmiş ve anavatan ile yakın ilişkilerini sürdürmekte olan 500.000’den fazla nüfusu Türkiye’de yaşamaktadır.

 

(Kaynak: ULUSLARARASI HUKUKUN SEZESSION İÇİN BELİRLEDİĞİ ÇERÇEVE )

(Kaynak: Teori ve Uygulamada Self-Determinasyon Hakkı)

*SDR: Self determination right: kendi kaderini tayin hakkı

   

       10-ONURLU BİR ZAFERİ YOK SAYMAK, İNSAN HAKLARI/ONURUNA AYKIRIDIR.

 

      Abhazya 1992-93 yıllar arasında, Gürcistan tarafından başlatılan savaşta,  mucizevi bir zafer kazanmış, Gürcistan ordusunu mağlup etmiştir. Bu zaferi yok sayarak, Abhazya’nın bağımsızlığının tanınmaması Abhaz halkının onurunu ve gururunu incitmektedir. Bu insan haklarına aykırıdır. Kendisinden 40 kat güçlü düzenli bir orduya sahip olan, Gürcistan’a karşı koyabilmek uğruna her aile şehit vermiştir.Abhazya’nın, Sohum, Oçamçira ve Gudauta’daki Rus askeri kışlalarından edinilmiş birkaç yüz hafif silahla oluşturulmuş küçük milis-gerilla grubu dışında örgütlü bir askeri gücü yoktu… Tüm Abhaz halkı ve dioasporası ( çeşitli ülkelerde yaşayan Abhaz dioasporası Abhazya'ya giderek savaşa katılmış, bulundukları ülkelerde maddi destek toplayarak Abhazlara ulaştırmışlardır) ülkelerine karşı aidiyet duygusunu göstermişlerdir. Bu zafer milli iradenin zaferidir.Savaşa katılanlar, Gürcü tanklarının geçtikleri yerlere battaniye serip, üzerine toprak attıklarını, tankları böylelikle durdurup, ele geçirdiklerini anlatırlar.  Savaşta Rusya Hükümeti ‘nden hiçbir destek görmemiş, aksine savaştan sonra bile  diğer devletler gibi Rusya'da 15 yıl boyunca ambargo uygulamıştır.

     Gürcistan mademki savaşı başlattı, sonuçlarını razı olmalıdır. Abhaz halkı varlık ve bağımsızlık mücadelesini en kahramanca ve onurlu biçimde göstermiştir. Dünyaya ayrılıkçı, terörist gibi terimlerle lanse edilen Abhaz halkının itibari tüm diğer devletler ve Gürcistan tarafından iade edilmelidir. 


      

      11- KOSOVA HALKININ ‘’KENDİ KADERİNİ TAYİN ETME HAKKI’’ VAR İSE ABHAZYA HALKININ NEDEN OLMASIN ? BİR HAKKI BİRİNE VERİP DİĞERİNE VERMEMEK ADALET Mİ?


Batı İttifakı’ndan gelen açıklamalar “Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne” ve “uluslararası hukuk kurallarına / ilkelerine” vurgu yapıyor. Günümüz uluslararası hukuk düzeninin temel belgesi Birleşmiş Milletler (BM) Kurucu Sözleşmesi’dir. Bu sözleşmeye göre “BM üyesi olan, dolayısyıla sınırları, egemenliği BM tarafından tanınmış ve güvence altına alınmış olan bir devletin ülkesel bütünlüğü ilgili devletin rızası olmadan zor kullanılarak değiştirilemez.” Bu kural, günümüz uluslararası hukuk düzeninin en temel ilkelerinden birisidir. Bu ilke, günümüzdeki AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) ve Avrupa Konseyi gibi geniş kapsamlı ve önemli uluslararası örgütleri kuran devletlerarası sözleşmelerde de kabul gören temel ilkelerdendir.
Dolayısıyla, BM üyesi Gürcistan içinde yer alan Abhazya ve Güney Osetya özerk bölgelerinin tek taraflı olarak bağımsızlıklarını ilan etmeleri, Rusya’nın bu iki bağımsızlık kararını tanıması ve böylece BM üyesi olan Gürcistan’ın ülkesel bütünlüğünün bozulması günümüz uluslararası hukuk kurallarına aykırıdır. ABD’nin ve diğer Batılı güçlerin vurgusu bu yöndedir ve doğrudur (7. maddede bahsettiğimiz Abhazya'nı  hukuken Gürcistan'ın toprak bütünlüğüne dahil olmadığı gözardı edildiğinde)

<<>>
Fakat bugün Gürcistan’da yaşanmakta olan gelişme, 2008’in Şubat ayında Sırbistan’da yaşanmıştı. Kosova, aynen Abhazya ve Güney Osetya gibi, tek taraflı olarak bağımsızlık ilan etti. Bu bağımsızlık ilanı, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya bata olmak üzere Batı İttifakı tarafından derhal tanındı. Akabinde Kosova Cumhuriyeti ile Batılı büyük güçler arasında diplomatik ve ekonomik ilişkiler başlatıldı ve hızlandırıldı. Hatta Batılı devletler, Kosova’nın gelecekte, NATO’ya ve Avrupa Birliği’ne üye olabileceğinden sıkça söz etmeye baladılar.
Böylece, ABD başta olmak üzere, Batı İttifakı’nın desteği ve tanıması sayesinde Kosova Cumhuriyeti kurulmuş oldu. Bu ise, BM üyesi olan, dolayısıyla da ülkesel sınırları ve egemenliği BM tarafından tanınmış olan Sırbistan Cumhuriyeti’nin “ülkesel bütünlüğünün Sırbistan’ın kendi rızası olmadan zorla bozulması” anlamına gelmektedir.
Yani, Sırbistan’ın ülkesel bütünlüğünü önemsemeyen ve Kosova’nın bağımsızlığı sürecinde uluslararası hukuka aykırı davranan Batı İttifakı, Gürcistan’ın ülkesel bütünlüğünü önemsiyor ve korumaya çalışıyor.
Kosova’nın tek taraflı bağımsızlık ilanını hiç çekinmeden tanıyan, bunu “barış ve demokrasi adına büyük bir gelişme” olarak tanımlayan ve süreç içerisinde Sırbistan’a yönelik – askeri müdahale dahil – her türlü baskıyı yapmış olan Batı İttifakı, Abhazya ve Güney Osetya özerk bölgelerinin tek taraflı bağımsızlık ilanlarını tanımıyor, kınıyor ve bunu “uluslararası hukuka aykırılık, dünya barışına ve demokrasiye yönelik tehdit” olarak değerlendiriyor.
Ayrıca bu iki özerk bölgenin bağımsızlık sürecini destekleyen ve bağımsızlık ilanlarını tanımış bulunan Rusya, Batı İttifakı tarafından, “uluslararası hukuka aykırı davranmakla, Gürcistan’ın ülkesel bütünlüğünü bozmakla” suçlanıyor. Oysaki Kosova’da aynısını kendileri yapmıştı...
İşte bu, ABD merkezli Batı İttifakı’nın büyük bir tutarsızlığıdır: Kosova’da uluslararası hukuka aykırı davranan Batı’nın, Güney Osetya’da ve Abhazay’da uluslararası hukuktan söz etmesi inandırıcı ve tutarlı bir davranış değildir. Sırbistan’ın ülkesel bütünlüğünü önemsemeyen Batı’nın, Gürcistan’ın ülkesel bütünlüğünü korumaya çalışması inandırıcı ve tutarlı değildir.

 

     

      12-   TANINMAMANIN ETKİLERİ ;

 

*Ülkelerin toprak bütünlüğü konusu, Uluslar arası hukukta yeniden şekil bulmalıdır.Uluslararası hukuk güçlü olanı değil, tüm halkları koruyamıyorsa adaleti temsil edilemez. Kosova dahil tüm bağımsızlığını ilan etmiş küçük ülkeler BM'nin ‘’toprak bütünlüğü’’ ilkesinden zarar görmektedir. 70 ülke Kosova'yı tanımış olmasına rağmen, hukuki zemine oturtamamışlardır, uluslararası hukuk prestij kaybetmektedir. 

 

*Bir ülkeye ambargo uygulamak, orada yaşayan halkı ekonomik sıkıntıya sokmak suretiyle cezalandırmaktır. Sivil halkı cezalandırmak insan hakları, uluslarası savaş hukuku (sivil halka zarar verilmemesi) ile bağdaşmamaktadır. Ambargo uygulama kararı BM Güvenlik Konseyi ‘ne bağlıdır. Yine BM’nin uluslarası hukukun önüne geçtiği görüyoruz ki, bugüne kadar yapılan uygulamalarda adaletten söz etmek mümkün değildir.

     

  • AMBARGO İLE BİR HALKI EKONOMİK SIKINTIYA SOKMAK ve CEZALANDIRMAK İNSAN HAKLARI HUKUKU İLE BAĞDAŞMAZ !

 

   1995'de, 5,5 milyonluk nüfusun %70’i Gürcü olup Mart 1994’te Bağımsız Devletler Topluluğuna (BDT) üye olan ve aynı yıl Dünya Bankası ve IMF reçeteleri uygulanmaya başlayan Gürcistan’ın talebi üzerine, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) da Abhazya'ya ağır yaptırımlar içeren ambargo uygulamaya başladı. Fakat abluka Abhazya halkına zor günler yaşatsa da kıt kaynaklarla hayatta kalmaya uyum sağladılar ve yılmadılar. Halen devam eden bu ambargodan amaç, Abhazya'yı, ekonomik ve siyasi olarak dünyadan tecrit ederek yıldırmaktı. Ancak tüm zorluklara rağmen Abhazya konumunu korudu.

 

    Ekonomik yaptırımlar, hükümetler tarafından kasıtlı siyasi sonuçlar alma amacıyla sınır ötesi ticari ilişkileri kısıtlama hamlesidir. Abhazya’ya uygulanan yaptırımlar cezalandırıcıdır. Çünkü, bu yaptırımlar “Abhaz tarafının yıkıcı tutumunu” suçlu bulmaktadır. Aynı zamanda amaçsaldır. Çünkü, çatışmayı çözüme kavuşturmayı, sığınmacıların ve ülkelerinde yerlerinden edilmiş kişileri geri döndürmeyi ve Gürcistan’ın bölgesel bütünlüğünü yeniden tesis etmeyi amaçlamaktadır. Ambargo kararına uymak, Gürcü hükümetiyle dostluk hareketi ve Gürcistan’ın bölgesel bütünlüğü prensibine uymak anlamına gelmektedir. Yaptırımların uygulanmasındaki eşgüdüm ve dayanışma başarı sağlamakta anahtar etmendir. Abhazya halkına en üst derecedeki zarar Rusya Federasyonu’nun ambargo kararına bütünüyle uyduğu dönemde verilmiştir. İster kâr elde etme amaçlı, ister ahlaki endişeler yüzünden olsun, Karadeniz’deki Türk işadamlarının yaptırımları hafifletme çabaları bir nebze de olsa rahatlama getirebilmiştir. Ancak, Rusya Federasyonu’nun katılımcı duruşu ve yüksek zarar verme politikasıyla şekillenen dönem boyunca bile yaptırımlar tek bir elle tutulur siyasi sonuç vermemiştir.(EK.13 Karadenizin Bütünleşmesi için Abhazya )

 

    Abhazya Cumhuriyeti vatandaşlarının uluslararası izolasyonunu amaçlayan AB ve Gürcistan koordineli ayrımcı vize politikasının korkunç gerçeklerine uluslararası toplumun dikkatini çekmek isteriz. Gürcü otoriteler tarafından onların Avrupa Birliği'nden ortakları ile birlikte uygulanan bu politika uluslararası hukuk ve insan haklarının tüm normlarına aykırıdır. Bu eylem sadece hareket özgürlüğüne dair bir insan hakları ihlali değildir, aynı zamanda eğitime erişim özgürlüğü, kaliteli tıbbi bakım, kültür, spor, iletişim gibi temel uluslararası ilkelere de aykırıdır .

 

   Rusya'nın Abhazya'yı tanımasına kadar geçen 15 yıllık sürede, Ekonomik olarak , tamamen dışa bağımlı olan Abhazya’da  , ambargo dolayısıyla sadece kadınların ve yaşlıların geçiş hakkı bulunuyordu. Yetiştirdikleri mandalin, portakal diğer meyveleri sınırdan sırtlarında çuval çuval Rusya’ya geçirip, dönüşte çuval çuval un, şeker gibi yiyecekleri getirerek Abhazya’nın ekonomik yükünü sırtlarında taşıdılar.

 

   Savaş geçirmiş bir bölgede oluşan kıtlık ve büyük yıkım  yaşayan halkın yaşamı ve normal hayatın yeniden inşaası için insanların ihtiyaçları düşünülürse bu bölgeye ambargo uygulamak bir insanlık suçu ve ayıbıdır.

    

   Bugün Suriye’den Türkiye’ye göç edenlerle aramızda tek bir fark var, bizler 1864’te büyük Çerkez Sürgünü ile Türkiye’ye gönderildik, onlar ise kendileri savaş ortamından kaçıyorlar. Sürgün sırasında 1.500.000 Abhaz’ın Türkiye’ye göç ettiği bilinmektedir. Bir gün Suriye’de sular durulup, huzur sağlandığında Suriye hükümeti göç edenleri geri çağırırsa, onların ülkelerine geri dönüşlerine yada  akrabalarını bulmalarının önüne bir set koyar mıydınız? Bugün Abhazya’ya uygulanan ulaşım ambargosu  Abhaz diasporasının en büyük mağduriyetidir.En azında ulaşım ambargosu kaldırılmalıdır..

 

BM’nin en önemli dayanağı, devletlerin güç kullanmasının uluslararası boyutta önüne geçmektir. Uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden her türlü saldırganlığı cezalandırmak amacı güden BM, bu amacı Güvenlik Konseyi olarak adlandırılan organı aracılığıyla kullanır. Güvenlik Konseyi, BM Kurucu Antlaşması’nın 41. Maddesi gereği barış ve güvenliği ihlal eden devletlere karşı siyasi ambargodan ekonomik ambargoya her türlü yaptırımı uygulayabilir. Bu yaptırımlar 42. Madde’de de gösterildiği üzere nihai aşamada güç kullanımını da içerebilir. Güvenlik Konseyi’nin bu kararı diğer BM ülkeleri için de bağlayıcıdır.

BM Kurucu Antlaşması’nın ambargoya ilişkin 41. Maddesi’ne bakacak olursak:

Güvenlik Konseyi, kararlarını yürütmek için silahlı kuvvet kullanımını içermeyen ne gibi önlemler alınması gerektiğini kararlaştırabilir ve Birleşmiş Milletler üyelerini bu önlemleri uygulamaya çağırabilir. Bu önlemler, ekonomik ilişkilerin ve demir yolu, deniz, hava, posta, telgraf, radyo ve diğer iletişim ve ulaştırma araçlarının tümüyle veya bir bölümüyle kesintiye uğratılmasını, diplomatik ilişkilerin kesilmesini içerebilir.

Görüldüğü gibi bu madde ve güç kullanımına ilişkin 42. Madde kademeli olarak oldukça ciddi yaptırımlar içermekte ve gerçekten doğru amaçlar için kullanıldığı takdirde mazlum topluluklar açısından faydalı olma potansiyeli de taşımaktadır.Yanlış amaçlarla kullanıldığında ise mazlum bir toplumun insani haklarını elinden almaktadır.

 

   1990 sonrasında uluslararası hukuk krize girmiştir. Bu kriz derinleşerek devam etmektedir. Bu durum, tüm taraflar için – ama özellikle de büyük güçler arasında sıkışan çevre ülkeler, devletler ve halklar için – büyük sıkıntılar yaratmaktadır ve yaratmaya devam edecektir. Krizi atlatabilmesi için uluslararası hukukun yeniden yapılanması gerekir..

 

(ek : http://www.ihhakademi.com/uluslararasi-hukuk-acisindan-ambargo)

 

 

  • ULUSLAR ARASI TANINMAMANIN SİYASİ SONUÇLARI  (AMBARGO DIŞINDA)-YENİDEN SAVAŞ TEHLİKESİ, 3. DÜNYA SAVAŞI OLASILIĞI  

       

        Ekonomik olarak tamamen dışa bağımlı olan Abhazya’nın yakın coğrafyada yalnızca Rusya tarafından tanınması,  ekonomik ve siyasi olarak Rusya ile ilişkileri yakınlaştırırken, diğer ülkelerle ilişkileri zaruri olarak izole edilmektedir. Hal böyle iken bu durumu lehine kullanmak isteyen Gürcistan tarafı, Abhazya’yı Rusya işgali altında göstermektedir.

   

      Abhazya, 22 yıllık bağımsızlığında, genel demokrasi kurallarına bağlı, insan hakları ve özgürlüklerine saygılı, demokratik ülkelerle işbirliği ve dostluk kurabilen bir ülke olma çabası göstermiştir. Savaş sonrası dönemde uluslararası topluluk tarafından Abhazya’ya yapılan emsalsiz baskılara, soyutlama ve ambargoya rağmen tanınma sürecinde, bağımsız olarak bütün zorlukları aşarak ayakta kalmayı başarmıştır. Abhazya Cumhuriyeti demokratik bağımsız bir hukuk devletidir. Abhazya Cumhuriyeti gerçekten de demokrasi standartlarına uygun bir şekilde etkili hukuk sistemine, demokrasi kurumlarına, uluslararası hukuka, gelişmiş sivil toplum hareketlerine, özgür basına, yasal muhalefete vb. sahiptir. Abhazya ekonomisi tek başına işlemekte ve gelişmektedir.

 

      Ancak, uluslararası yasal varlığın ve uluslararası tanınmanın eksikliği, Abhazya Cumhuriyeti’ninkararlı gelişiminde sıradışı zorluklar yaratmakta ve halkın güvenliğini tehdit etmektedir.  BM, NATO ÜLKELERİ hiç bir zaman var olmayan ve yasadışı olan Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne destek vererek,ASKERİ EĞİTİM VE MÜHİMMAT DESTEĞİ,ASKERİ MADDİ DESTEKLER sağlayarak, Gürcistan’ın Abhazya’ya saldırgan yaklaşımını teşvik etmektedir.

     

    ABD’nin küresel hegemonyasını devam ettirebilmesi için Kafkasya’da var olması ve Karadeniz'e girebilmesi gerekmektedir ve bunun bilincinde olarak dış politikasını bu amaca uygun geliştirmektedir. Gürcistan’ı NATO'ya ve BM'ye dahil etmek bu politikanın bir ürünüdür.

 

    Ayrıca ABD, Dünyanın çeşitli bölgelerinde ve ülkelerinde Amerikan çıkarlarına uygun hareket etmeyen liderleri ve hükümetleri devirip, yerlerine Amerikan emperyalizmine hizmet edebilecek veya en azından engel teşkil etmeyecek liderleri ve hükümetleri “tahta” çıkartmıştır. Sırbistan’da Miloşeviç’in, Irak’ta Saddam Hüseyin’in, Gürcistan’da Eduard Şevardnadze’nin devrilmesi bu politikaya örnektir.

 

Amerika’nın bir başka politikası ise, sosyalizmden kapitalizme geçiş yapan ülkelerde – NATO vasıtasıyla veya doğrudan ikili anlaşmalar vasıtasıyla – yeni askeri üsler elde etmek olmuştur. Örneğin; 2006 yılında ABD, Bulgaristan ve Romanya ile ikili anlaşmalar yaparak bu iki Balkan ve Karadeniz ülkesinde askeri üsler elde etti. Ayrıca Amerikan Ordusu, BM veya NATO şemsiyesi altında bazı ülkelere de yerleşmiştir. Örneğin; Amerikan askeri gücü, Kosova ve Bosna-Hersek’te BM şemsiyesi altında varlığını sürdürmektedir.

 

            SSCB’nin en büyük mirasçısı olan Rusya Federasyonu, Amerika’nın tüm bu emperyal politikaları karşısında sessiz kalmıştır. Çünkü parçalanma ve kapitalizme geçiş süreci Rusya’nın gücünü kırmıştır. 2000 yılından itibaren Başkan Putin’in liderliğinde ve yönetiminde Rusya, kısa sürede ekonomik yönden toparlanmaya başladı. Ekonomik yönden toparlanma, Rusya’nın politik ve askeri gücüne de yansıdı. Toparlanan Rusya, yukarıda kısaca özetlediğimiz Amerikan emperyal politikalarına yönelik eleştirilerini sertleştirmeye başladı. Böylece, pek çok uluslararası ilişkiler uzmanının da belirttiği gibi, yeni yüzyılda yeni bir Rus - Amerikan Mücadelesi şekillenmeye başlandı.     

 

            Kosova ve Gürcistan, bu yeni Rus - Amerikan Mücadelesinin yeni Av Sahalarından ikisidir. İki güç, bu iki ülke üzerinden birbirleriyle mücadele içindedirler ve birbirlerini “avlamaya” çalışmaktadırlar. (kaynak:Gürcistan ve Kosova: Rus - Amerikan Mücadelesinin Av Sahası)

 

ABHAZYA DÜNYA ÜLKELERİ TARAFINDAN TANINMAZSA , GÜRCİSTAN TEKRAR TEKRAR ABHAZYA’YA SAVAŞMAKTAN VAZGEÇMEYECEKTİR.

 

03.09.2015 GÜRCİSTAN DIŞ İŞLERİ BAKANI, UKRAYNA YÜZÜNDEN, ABHAZYA VE GÜNEY OSETYA'NIN RUSYA TARAFINDAN İLHAKI UNUTULDU. TÜM DÜNYAYA SÖZ VERİYORUM, YENİDEN HATIRLATACAĞIZ. '' DEMİŞTİR. 

 

DÜNYA ÜLKELERİNİN ABHAZYA’YI TANIMAMASI KARŞISINDA ABHAZ HALKINA YAPTIKLARININ TÜM DÜNYADA TAKTİRLE KARŞILANDIĞI VE TÜM DÜNYA’NIN AYNI ŞEYİ TEKRAR YAPMASINI BEKLEDİĞİ GİBİ ANORMAL BİR DÜŞÜNCE İÇERİSİNE GİREC

Abd ve Rusya , Abhazya üzerinde gövde gösterisi yaparken ,1992-93 Abhazya-Gürcistan savaşında nufusunun 3’te 2’sini kaybetmiş, olan Abhaz halkı yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.

Basından ilgili haberler, 

03.09.2015 Gürcistan Dış işleri bakanı, Ukrayna yüzünden, Abhazya ve Güney Osetya'nın Rusya tarafından ilhakı unutuldu. Tüm dünyaya söz veriyorum, yeniden hatırlatacağız. '' demiştir. 

http://onkavkaz.com/news/211-abhazija-i-yuzhnaja-osetija-zabyty-iz-za-ukrainy.html

 

13.08.2015 'Rusya ve NATO Savaş Hazırlığı Yapıyor'

İngiltere merkezli Avrupa Liderlik Ağı (ELN) adlı think-tank kuruluşunun hazırladığı raporda, Rusya ile NATO'nun birbirlerine karşı savaş hazırlığında olduğu öne sürüldü.

Soğuk Savaş döneminde SSCB’ye karşı caydırıcılık yaratmak için kurulan NATO, şimdi düşmanı olmadığı için kendini rahat hissetmiyor. Ukrayna krizi de NATO tarafından, ittifakın bölge güvenliği için ne kadar gerekli olduğunu kanıtlamak adına kullanıldı. Ancak tam tersine NATO’nun eylemleri, Avrupa’nın en sakin bölgelerini bile askeri çatışma platformuna dönüştürdü."

http://www.sarizeybekhaber.com.tr/dunya/rusya-ve-nato-savas-hazirligi-yapiyor-h4281.html

 

20.08.2015  Gürcistan Savunma Bakanı Tinatin Hidaşeli ve ABD Savunma Bakanı Ashton Carter, Washington’da ile ikili görüşme yaptı. Hidaşeli, ‘Rus saldırganlığına’ karşı ABD’den ‘plan ve program’ yardımı isterken; Carter, Gürcistan’a savunma kapasitesini artırması için sağladıkları desteği sürdürme sözü verdi.
http://tr.sputniknews.com/avrupa/20150820/1017237862.html#ixzz3l3mYVQAF

 

28.08.2015 Oluşan bu koşullarda Tiflis’i halen NATO’ya sürüklemeye çalışan güçler, bu sorumluluklarının önlemini net biçimde anlamak zorundalar. Rusya ilerki zamanlarda de müttefikleri olan Abhazya ve Güney Osetya cumhuriyetlerinin güvenliğini emin biçimde korumak için uluslar arası yükümlülükleri yerine getirecek.” uyarısında bulundu.

http://www.arcaajans.com/haber/guncel/rusya-nato-nun-gurcistan-da-egitim-merkezi-acmasi-provokasyon/74127//

 

31.08.2015  NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, bir gazetecinin sorusu üzerine, NATO'nun Gürcistan'ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü tamamıyla desteklediğini bildirdi. Stoltenberg, "Güney Osetya ve Abhazya, Gürcistan'ın bölgeleridir. Bunları bağımsız devletler olarak tanımamız hiçbir şekilde mümkün değildir. Gürcistan'ın toprak bütünlüğüne yönelik tüm ihlalleri elbette kınıyoruz" yorumunu yaptı.

http://www.aa.com.tr/tr/dunya/582635--nato-genel-sekreteri-stoltenberg-gurcistanda

 

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Gürcistan'da açılan NATO askeri eğitim merkezini provokasyon ve ciddi istikrar bozucu bir faktör olarak nitelendirdiklerini açıkladı. 28.08.2015 Oluşan bu koşullarda Tiflis’i halen NATO’ya sürüklemeye çalışan güçler, bu sorumluluklarının önlemini net biçimde anlamak zorundalar. Rusya ilerki zamanlarda de müttefikleri olan Abhazya ve Güney Osetya cumhuriyetlerinin güvenliğini emin biçimde korumak için uluslar arası yükümlülükleri yerine getirecek.” uyarısında bulundu.  

http://www.arcaajans.com/…/rusya-nato-nun-gurcistan…/74127//

 

 

    13-  Uluslarası Hukuk’a uygun olarak yönetilen ABHAZYA’NIN BAĞIMSIZLIĞINI TANIMAMAK adil değildir !

 

     Abhazya Cumhuriyeti tam 22 yıldır bağımsız bir devlet olmayı başarmıştır. Abhazya devletinin bağımsızlığının oluşturulması ve devlet hukuku, uluslararası hukuka uygun olarak düzenlenmiştir.

 

      Abhazya, 22 yıllık bağımsızlığında, genel demokrasi kurallarına bağlı, insan hakları ve özgürlüklerine saygılı, demokratik ülkelerle işbirliği ve dostluk kurabilen bir ülke olma çabası göstermiştir. Savaş sonrası dönemde uluslararası topluluk tarafından Abhazya’ya yapılan emsalsiz baskılara, soyutlama ve ambargoya rağmen tanınma sürecinde, bağımsız olarak bütün zorlukları aşarak ayakta kalmayı başarmıştır. Abhazya Cumhuriyeti demokratik bağımsız bir hukuk devletidir. Abhazya Cumhuriyeti gerçekten de demokrasi standartlarına uygun bir şekilde etkili hukuk sistemine, demokrasi kurumlarına, uluslararası hukuka, gelişmiş sivil toplum hareketlerine, özgür basına, yasal muhalefete vb. sahiptir. Abhazya ekonomisi tek başına işlemekte ve gelişmektedir.

 

        

 

SONUÇ : 

 

Biz Abhazların başkasına ait olanda gözümüz yoktur. Biz kimseye saldırmadık. Saldırıya uğrayan bizleriz. Tüm dünyanın olduğu gibi bizim de vatanımız ve özgürlüğümüz için mücadele etme hakkımız vardır. Bizim istediğimiz, büyük Allah’ın bize layık gördüğü kaderimize yazdığıdır. Öyleyse, bizler zafere ulaşacağız. Ben sizlerin buna yürekten inanmanızı istiyorum.” diyen Ebedi Liderimiz VLADİSLAV ARDZINBA’ya yürekten inandık.

 

Bu zafer kimsenin efendisi olmayan, kimsenin efendiliğini kabul etmeyen, özgürlüğünü hiçbir şeyle takas etmeyen, dünya sahnesinde eşit olarak var olmayı talep eden, kendi kaderini tayin hakkından vazgeçmeyen insanların zaferidir. Bu, insanlığın zaferidir.

 

Bizler faşist liderlerinin kurbanı olmuş, bu savaştan yara almış olan, gürcü halkının da yeni bir  küresel güç savaşının altında zarar görmesini istemiyoruz. Tüm dünya halkları ve insanlık için barış diliyoruz.

 

Abd ve Rusya , Abhazya üzerinde gövde gösterisi yaparken ,1992-93 Abhazya-Gürcistan savaşında nufusunun 3’te 2’sini kaybetmiş, olan Abhaz halkı yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.

 

Bir halkın yok oluşunu değil, varlığını sürdürmesi için gerekli desteği vermek ve onu korumak tüm diğer halkların görevi ve öncelikle insan oluşumuzun gereğidir.

 

Abhaz halkı Gürcistan yönetimi sırasında insan hakları ve onuruna aykırı davranışlarda bulunmuştur. Savaş öncesi ve sonrası izlediği politikalar ile Abhaz halkını bezdirmiştir. Abhaz halkı kendi kendisini yönetmeye muktedirdir. Ne Gürcistan nede başka bir devletin idaresi altına girmek istememektedir.

 

Abhazya'ya  uygulanan ambagonun siyasi bir sonucu olmamıştır. Abhaz halkı bu ambargodan zarar görmektedir.Ambargo derhal kaldırılmalıdır.

 

Abhaz halkının sesini tüm dünya duymalıdır , yeryüzünden tarih olup gideceksek yada özgürlüğümüz/onurumuz adına verdiğimiz bu savaşta daha çok çekeceksekte insanlığa bir notumuz olacaktır;

 

‘’İNSANLARIN KENDİ KADERİNİ TAYİN ETME HAKKI VARDIR’’  HİÇBİR BAŞKA ÜLKENİN HİÇBİR GEREKÇE İLE ÜZERİMİZE BOMBA ATMAYA, BİZLERİ KURŞUNLAMAYA,AMBARGO UYGULAMAYA HAKKI YOKTUR. BUNUN BİR PARÇASI OLANLARI TARİH VE BİZ AFFETMEYECEĞİZ.  

 

Nato’nun Gürcistan’a askeri destek vermesine engel olun!

Bu soykırımın bir parçası olmayın !

İnsan onuru, hakları  ve özgürlükleri adına , bölgede barışın sağlanması, bu haksız yok etme veya sahip olma isteğinin, kimliksizleştirme isteğinin durdurulmasını, Abhaz halkının acılarına son verilmesini istiyoruz.

 

 22 YILDIR BAĞIMSIZ OLARAK KENDİ KENDİNİ YÖNETEN ABHAZ HALKINI VE ABHAZYA CUMHURİYETİNİ

* Halkın kendi seçimini yapma hakkı temeline dayanarak;

* Tarihi gerçeklere dayanarak, Abhazya devletinin oluşması, gelişmesi ve Abhazya Cumhuriyeti

Devleti’nin politik ve hukuki var olma temellerine dayanarak;

* Abhazya Cumhuriyeti Devleti’nin uluslararası alanda tanınmasının, Kafkasya da barışı ve istikrarı sağlayacağını idrak ederek,  

1975 HELSINKI   Kararnamasine’ dayanarak ,  TANIYIN !

 

 

 

 

 

                        ---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------         

* Eskişehir Abhaz Kültür Derneği adına, derneğin  üyesi Meral Tekin(Argunupha) tarafından, ek olarak gösterilen kaynaklardan derlenerek hazırlanmıştır.

 

 

 

 

© 2023 by The Voice Project. Proudly created with Wix.com

  • orb-abkhazia-flag_small
  • Facebook App Icon
  • Twitter App Icon
  • YouTube App Icon
bottom of page